Tarifelerde ipin ucu kaçtı – NURULLAH GÜR

Uluslararası ticareti ‘Vahşi Batı’ kurallarıyla yönetmeye çalışan ABD Başkanı Trump, ticaret savaşlarını adeta bir oyuna dönüştürdü. 90 gün sonra ne olacağı büyük bir soru işareti. Bu durum ABD’nin milli hasılasında 170 milyar dolarlık bir kayba neden olabilir

ABD Başkanı Donald Trump, gümrük tarifelerinde ipin ucunu kaçırdı. Ticaret savaşlarını adeta bir oyuna dönüştürdü. Çin, ABD’ye misilleme yapınca Trump tarifeleri daha da fazla artırdı. Neredeyse her gün karşılıklı artırılan tarifeler sonrası piyasalar allak bullak oldu. Amerikan borsalarındaki değer kayıpları sonrası Trump, piyasalara sabırlı olmalarını tavsiye etti. Fakat kayıplar hızlanınca geri adım attı. ABD’nin tarifelerine misilleme yapmayan ve müzakere yolunu deneyen ülkeler için tarifeleri 90 günlüğüne erteledi. Trump’ın Çin’e karşı sert tutumu ise devam ediyor.
Bu erteleme kararına rağmen ticaret savaşının cephesinin genişlemesi, ekonomileri bir hayli zorlayacak. Küresel belirsizlik endeksleri, koronavirüs salgını sonrası gördüğü en yüksek seviyelere çıktı. 90 gün sonra ne olacağı büyük bir soru işareti olmayı sürdürüyor. İş öyle bir hâl aldı ki Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) kuralları ve diğer ticaret anlaşmalarının önemi neredeyse kalmadı. Trump, uluslararası ticareti ‘vahşi Batı’ kurallarıyla yönetmeye çalışıyor.
Ticaret savaşının cephesini bu kadar genişletmenin Amerikan ekonomisine zararı olacaktır. Yale Üniversitesi Bütçe Laboratuvarı’nın yaptığı tahminlere göre, bu denli büyük bir ticaret savaşı ABD’nin milli hasılasında 170 milyar dolarlık bir kayba neden olabilir. Amerikalı haneler, satın alma güçlerinde yıllık 4 bin 700 dolarlık bir gerileme yaşayabilir.

BU DEFA FARKLI
ABD’nin mevcut küresel ekonomik düzeni kendi çıkarlarına hizmet etmediği için değiştirmek istediği çok net. Fakat bu değişikliğin nasıl gerçekleşeceği ile ilgili kafası net değil. Amerikalılar, İkinci Dünya Savaşı biterken Bretton Woods Sistemi’ni devreye almışlardı. ABD, o zamanlar kendi sistemini dünyaya kabul ettirmişti. O zamanlar Avrupa ölüm kalım savaşı veriyordu ve ABD’nin karşısında onu dengeleyebilecek bir ekonomik güç yoktu. 1971’de bu sistemi taşıyamayacağını söyleyip dünyaya “ne haliniz varsa görün” derken de durum farklı değildi.

Sovyetler Birliği’ni saymıyorum; zira onlar küresel ekonomiye entegre değildi. ABD, 1980’li yıllarda ‘Washington Konsensüsü’ diye adlandırılan sistemi dünyaya dayatırken de ince bir işçilik çıkarmadı. ABD, Washington Konsensüsü’nü tasarlarken bir şekilde Batı Avrupa ve Japonya’yı yanına almıştı. Fakat sistemin çok fazla defosu vardı. Bu defolar 2008’deki küresel krizin taşlarını döşedi.
Şimdi işler farklı. Artık Çin gibi bir ekonomik güç var. Bu güç, küresel sanayi üretiminin yüzde 35’ini gerçekleştiriyor; milli hasılaya oranla en çok patent başvurusunda bulunan ikinci ülke konumunda. Böylesi bir ekonomiyi dikkate almadan yeni bir küresel düzen inşa edemezsiniz. Üstelik bu kez ABD bu sefer Avrupa, Kanada ve Japonya gibi müttefiklerini de karşısına almış durumda.

SONRAKİ HAMLELER NE OLABİLİR?
Trump’ın bundan sonraki hamleleri merak konusu. 90 günlük ara boyunca ülkelerle sıkı bir pazarlık yapacaktır. Trump’ın tarifelerde bu kadar agresif davranmasını anlamlandırmak zor. Fakat tarife hamlesini tamamlayıcı bazı adımlar atabileceğini öngörmek mümkün. Bu noktada önceki yazılarımdan birinde bahsetmiş olduğum Mar-a-Lago Uzlaşısını diğer ülkelere kabul ettirmeye çalışabilir. Trump ve ekonomi danışmanlarından bazıları, ABD’nin ticaret açığını kapatmak için doları zayıflatmak gerektiğini kafaya takmış durumdalar. Tarife artışını iptal etme karşılığında ülkeleri, ellerindeki kısa vadeli Amerikan tahvillerini uzun vadeli tahvillerle takas etmeye zorlayabilir. Amerikan tahvilleri daha uzun vadeli ve daha az likit hale geldiğinde, yatırımcılar açısından bu kağıtların cazibesinin azalacağını ve dolayısıyla dolara olan talebin düşeceğini öngörüyorlar. Bu sayede dolar değer kaybedecek, Amerikan sanayisi ve ihracatı daha rekabetçi hale gelecek ve dış ticaret açığı azalacak. Beklentileri bu yönde. Hatta Trump, dolara olan talebi azaltmaya dönük olarak faizleri indirmesi için Fed’e ilave baskı yapabilir veya bazı sermaye kontrollerini devreye alabilir. Trump, tarifeleri pazarlık kozu olarak kullandıktan sonra bu politika hamlelerinin devreye alınabileceğini ve başarı sağlanabileceğini düşünüyor olabilir. Fakat bu da Amerikan ekonomisinin derdine derman olmaz. ABD’nin çözümü başka yerlerde araması lazım.

.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir